Çanakkale ve Gazze temasının işlendiği yeni öğretim yılının ilk dersi neden tartışılıyor?
2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı’nın ilk dersi tüm sınıflarda, “Çanakkale’den Gazze’ye Bağımsızlık Ruhu ve Vatan Sevgisi” temasıyla başladı.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin geçen hafta 81 ile gönderdiği resmi yazıda, yeni eğitim öğretim yılının ilk dersinde Çanakkale ve Gazze temasının işleneceğini belirtmişti.
40 dakika sürecek açılış dersinde Türk ve Filistin haklarının Çanakkale Savaşı’nda birlikte gösterdiği fedakarlığın anlatılacağı kaydedilmişti.
Devamında Gazze’deki süren direnişin anlatılacağı ve iki halk arasında dostluk ve kardeşlik bağlarının vurgulanacağı ifade edilmişti.
Bu tema, bazı veli ve eğtimciler tarafından siyasi amaç taşımakla eleştirildi.
“Dersin içeriği siyasal ve ideolojik”
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), dersin pedagojik ilkelerden uzak olduğunu ve ‘siyasal-ideolojik’ içerikte hazırlandığını belirtti.
Sendika yazılı açıklamasında, yeni dönemin ilk dersinde bunun yerine ‘evrensel insan hakları, demokrasi, özgürlük, barış ve yardımlaşma’ temalarını işleyeceklerini duyurdu.
MEB’in müfredat değişikliğine de eleştiri getiren sendika, sadece ulusal ve dini değerler üzerinden şekillenen bir vatanseverlik anlayışının temel alındığını söyledi:
“MEB’in müfredat değişikliğiyle öncelikli hedefinin iktidarın siyasal ideolojisinin açık ve gizli olarak öğrencilere aktarılması olduğu aşikârdır. Öğrencilere evrensel vatandaşlık, insan hakları ve barış konularında eğitim verilmesi gerekirken tamamen milliyetçi bir ders içeriğinin hazırlanmış olması tam da müfredat değişikliğine karşı çıkışımızın temelini oluşturmaktadır.”
“Yeni müfredat değişiklikleri çevresinde önümüzdeki dönemde sıkı sık karşılaşacağımız bu tür uygulamalar eğitime yönelik siyasal ideolojik bir müdahale anlamına gelmektedir.
“Bu tür ders içeriklerinin, öğrencilerin eleştirel düşünce becerilerini geliştirmesi, farklı bakış açılarına açık olmaları ve evrensel değerlere saygı göstermeleri için yeniden değerlendirilmesi gerekmekte, ders içerikleri hazırlanırken iktidarın siyasal ideolojik bakış açısına göre değil pedagojik ilkelerin temel alınmasına dikkat edilmelidir.”
Sendika ayrıca MEB Bakanı Yusuf Tekin’i eleştirerek, “Çocuklara ‘barış, kardeşlik, dostluk’ gibi değerleri öğretmek istiyorsanız okulların açıldığı ilk gün susun, evinizden çıkmayın. Sizin kin ve nefret kokan sözlerinizden bir gün bile uzak kalmak hepimiz açısından geçici de olsa bir huzur sağlayacaktır” dedi.
Eğitim müfredatının, öğrencilere yaşamı bir bütün olarak kavratmayı hedefleyen laik ve bilimsel bir içerikte olması gerektiği kaydedildi.
“Dikkatleri eğitim sorunlarından kaydırmaya çalışıyorlar”
Yeni eğitim öğretim yılı sadece tartışmalı müfredatla değil, yüksek eğitim giderlerinden beslenmeye, okullardaki fiziki yetersizlikten temizliğe kadar pek çok sorunla başladı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerine göre, eğitim giderleri Ağustos ayında yıllık bazda yüzde 120,81 arttı.
Eğitim Sen’in araştırmasına göre, temel kırtasiye ve okul ihtiyaçlarında en az yüzde 50 ve yüzde 70 arasında artış yaşandı.
Buna göre iki çocuklu bir ailenin bu yıl yaptığı okul alışverişi masrafı, geçen yılın iki katına çıktı.
Eğitim Sen, birçok ailenin hayat pahalılığı sebebiyle çocuklarının en temel okul ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale geldiğini söylüyor.
BBC Türkçe’ye konuşan Öğrenci Veli Derneği Genel Başkanı Ömer Yılmaz, bu tür ‘sansasyonel’ bir ders seçimi ile velilerin dikkatini dağıtmanın amaçlandığını değerlendiriyor:
“Eğitimin birçok sorunu ortada dururken yeni sorunlar yaratmak doğru değil. Birçok okulda temizlik ve güvenlik görevlisi yok. Bazı okullarda temizlik görevlisi için ihaleye bile çıkılmamış durumda.”
“Bu tür sansasyonel şeylerle velilerin ilgisini eğitim sorunlarından başka bir yere çekmek istiyorlar. Oysa okullar eğitim öğretime hazır değil, sınıflar halen çok kalabalık. Pek çok veli pahalılık yüzünden kırtasiye alışverişi yapamadı. Veliler bu tür sorunlarla meşgulken, çocukların enerjisini düşürecek savaş çağrışımlı bir açılışı kabul etmiyoruz.”
Ders içeriğinin günlük siyasetin ihtiyaçlarına göre belirlendiğini düşünen Yılmaz, “Çocuklar yaz tatilinin ardından bir hasretle okula geliyorlar ve böyle ideolojik bir başlangıçla karşılaşıyorlar. Bu hem çok endişe verici hem de kabul edilemez. Siyasetin ideolojik hedefleri doğrultusunda ders verilmesini doğru bulmuyoruz” diyor.
Bakanlık ne diyor?
MEB’e göre bu ders, öğrencilere “vatan sevgisi, yardımlaşma, adalet, özgürlük ve kardeşlik” gibi değerleri Çanakkale Savaşı ve Gazze direnişi üzerinden öğretmeyi amaçlıyor.
Bakan Tekin’in gönderdiği resmi yazıda, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin “erdem-değer-eylem” çerçevesinde kavramsallaştırıldığı belirtiliyor.
Modelin ana hedefinin, eylemlerden değerlere, değerlerden erdemli insana, erdemli insandan ise nihai hedef olan “huzurlu aile ve toplum” ile “yaşanabilir çevrede huzurlu insan”a ulaşmak olduğu ifade ediliyor.
Öğrencilerin millî kültürüne ve manevi değerlerine bağlı, gelenekleri ile tarihine saygı gösteren, bu değerleri gelecek nesillere aktarmaya önem veren, kültürüne duyarlı bir tutum sergilemesinin hedeflendiğine dikkat çekiliyor:
“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nde eğitim, herkesin hayat boyu erişiminin teminat altına alındığı temel bir hak olarak görülür. Bu bağlamda, 1915’te, Çanakkale’de yazılan muhteşem destanımızda ‘Çanakkale Geçilmez’ diyerek yedi düvele meydan okuyan kahramanlar arasında yer alan, Kudüs ve Gazze’den gelen Filistinlilerin torunlarının yaşadıkları zulümle beraber eğitime de erişemiyor olmaları vatanını, milletini sevgi ve bağlılıkla savunurken tarihini, kültürel mirasını anlayan, toplumsal sorumluluklarını yerine getirme bilinci geliştiren öğrencilerimizi ve milletimizin diğer fertlerini derinden etkilemektedir.”
Dersin nasıl işleneceği anlatılırken, Türk ve Filistin halkının hem Çanakkale’de hem de Filistin’de düşmana karşı birlikte savaştığının işleneceği belirtildi:
“Osmanlının Birinci Dünya Savaşı sırasında Filistin topraklarını savunmak için verdiği mücadele ve Gazze’deki halkın özgürlük için gösterdiği direnişten bahsedilecek. Öğretmen, Türk ve Filistin halkının ortak kaderini, iki halkın kardeşlik ve vatanseverlik duygularının ne kadar güçlü olduğunu gösteren örneklerle açıklayacak.”
“Derste, Türk milletinin “Millî Mücadele” örneği üzerinden vatanına ve bağımsızlığına olan düşkünlüğü ile sömürgeci devletlere karşı gösterdiği mücadele üzerinde durulacak. Filistin halkının verdiği insanlık onuru ve bağımsızlık mücadelesine değinilecek.”
“Mithat Cemal Kuntay’ın “On Beş Yılı Karşılarken” ve Mehmet Akif Ersoy’un “Çanakkale Şehitlerine” şiirlerinin de okunacağı derste, Osmanlının Birinci Dünya Savaşı sırasında Filistin topraklarını savunmak için verdiği mücadele ve Gazze’deki halkın özgürlük için gösterdiği direnişten bahsedilecek.”